Bahattin Uyanık
Bahattin Uyanık
Bahattin Uyanık
Bahattin Uyanık
Bahattin Uyanık
Bahattin Uyanık
Bahattin Uyanık
Bahattin Uyanık

BAHATTİN UYANIK

İlk olarak, sizi tanımayan insanlar için kendinizi tanıtır mısınız?

Merhaba. Ben Bahattin Uyanık.
1986 Konya doğumluyum. Evli ve bir prenses babasıyım. Teknolojiye, bilime ve evrene meraklı çocukluğumla beraber ortaokul yıllarımdan itibaren amatörce fotoğrafla içli dışlıyım. Bu süre zarfında hobi olarak fotoğrafın farklı dallarında denemeler yaparken son dört yıldır objektifimi kadrajımın büyük kısmını gökyüzü oluşturacak şekilde yıldızlara doğrultmaya başladım.

Geçtiğimiz sayılarımızda astrofotoğrafçılığın tek bir alandan ibaret olmadığını öğrenmiştik. Siz astrofotoğrafçılığın hangi alanı ile ilgileniyorsunuz?

Fotoğrafçılığın onlarca dalı arasında kendimi bulduğum Astrofotoğrafçılığın, tüm alanlarındaki çalışmaları ilgi ve takdirle takip ediyorum. Bu alanlar içinde ise kendime en uygun bulduğum; yeryüzünü de kadrajıma dahil edebildiğim Geniş açı astrofotoğrafçılık diyebilirim. Biraz bilgi, biraz sanat, biraz ekipman, biraz vakit, biraz sabır, her şeyden önce tutku, sonuç: bolca huzur ve tatmin…

Mesela, Derin Uzay Fotoğrafçılığında biraz diye sıraladığım listenin her bir öğesi için birazdan çok daha fazlası gerekiyor işte bu yüzden mütevazi bir şekilde Geniş Açı Astrofotoğrafçılık alanında elimdeki imkanlar (özellikle zaman) dahilinde evrenin güzelliğini karelerime sığdırmaya çalışıyorum.

Fotoğraflarınızda evreni nasıl yorumluyorsunuz veya Fotoğraf çekerken motivasyonunuz nedir? Bir çeşit kozmik imzanız var mıdır? (Kozmik imzanız varsa açıklar mısınız?)

Gece gökyüzüne bakmak ve fotoğraflamak benim için hayat telaşesine ve strese bir mola demek. Yıldızların altında iken ışık yıllarıyla hesaplanan uzaklıkları düşünüp kainatın ihtişamıyla büyülenirken, o nokta gibi gördüğümüz yıldızların büyüklüklerini düşünüp, zihnimde büyüttüğüm dertlerimin zerre bile etmeyeceğinin farkındalığıyla fotoğraf çekiyorum.

Özel olarak oluşturduğum bir imzam yok ama farketmeden kendiliğinden oluşmuş bir tarzımın olduğunu çalışmalarımı takip eden fotoğraf severlerden aldığım geri dönüşlerden farkettim. Ve bu imza veya tarzın, dönem dönem içinde bulunduğum ruh haline göre evrim geçirdiğini gözlemliyorum.

Fotoğraflarınızın kompozisyonunda birçok doğal ve tarihi güzelliğe yer verdiğinizi gördük, gelecekte yapacağınız çekimlerde gökyüzünü beraber fotoğraflamak istediğiniz spesifik bir yer ya da nesne var mı?

Geniş açı Astrofotoğrafçılıkta belkide en önemli maddelerden biridir saha keşfi ve planlama. Aynı zamanda ne yazıkki bu konu belkide benim en zayıf olduğum konulardan biridir. Çektiğim fotoğraflardan bir çoğunun doğaçlama olduğunun itirafını yapabilirim.

Genellikle ani bir kararla evden çıkar samanyolu konumuna göre şehirden hangi yönde uzaklaşacağıma karar verir o tarafa doğru aracımı sürerim. Konyada yaşamamın avantajıyla hangi yöne gidersem gideyim şehrin 50km - 100km çapı içinde muhakkak fotoğraflanacak ve ışık kirliliğinden uzak, doğal veya tarihi bir güzelliğin olduğu çalışma sahası bulurum kendime. Bulamazsam, yanıma aldığım kızımın peluş oyuncaklarından birini manken yaparım genellikle. Şuan için aklımda spesifik bir yer yok ama doğru yeri bulduğumda çekmek istediğim farklı bir iki kompozisyon fikrim var.

Fotoğraflarınızda tarihi öğeler ve astronomiyi bir arada tutuyorsunuz bu tarz çekimleri fotoğraflarken nasıl bir yöntem kullanıyorsunuz?

Farklı zamanlarda (civil, nautical vs..) veya farklı konumlarda çekilmiş ön plan ve gökyüzünü birleştirmek pek tercih etmediğim bir yöntemdir(özellikle tarihi yapılarda).

Öncelikle karanlık gökyüzüne yapacağım pozlamalarda yapının veya ön planın doğru pozlanması, ışık patlamasının olmaması veya yapacağım ışıkla boyamanın doğal gözükmeyen bir görüntü oluşturmaması için aydınlatmalarımın gücünü ve konumunu titizlikle ayarlamaya çalışıyorum.

Takip cihazı kullanıyorsam cihaz kapalıyken önce ön plan ve sonrasında kadrajımı bozmadan, cihazı çalıştırıp gökyüzü pozlaması yapıyorum. Takip cihazı kullanmayacaksam, noise gidermek için istiflemek üzere arka arkaya en az 32 fotoğraf çekiyorum. Vaktim varsa yüksek çözünürlüklü kaliteli bir fotoğraf elde etmek için panaromalarda olduğu gibi paneller halinde çekim yapıyorum.

Meteorlarda radyant noktasına (ışınsal dağılım merkezi) yönelik kompozisyon oluştururken hangi faktörleri göz önünde bulunduruyorsunuz?

En son çıktığım meteor yağmurundan örnekleme yapacak olursam; dağılım merkezini göz ardı edip öncelikle sahada kompozisyonlar aradım ve bu kompozisyonlarda, Radyant noktasının saatlik konumuna göre meteorların hangi doğrultularda kareme gireceklerini hayal edip güvendiğim kadrajları meteor sıklığının zirve yapacağı zaman dilimine saklayıp İki farklı kameramı dönüşümlü olarak farklı yönlerdeki kompozisyonlarıma çevirerek binlerce fotoğrafla eve döndüm. Sonrası binlerce fotoğraf arasında meteor aramak… Bu fotoğraflardan kısa bir özet çıkartmam gerekirse. Meteorların en sık olduğu zaman radyant noktasının en tepede olduğu vakitti. Direkt radyant noktasına doğru çektiğim fotoğraflarda meteorların hareket yönü bize doğru olduğu için kısa gözüktüler. En güzel ve nizami meteorları radyant noktasının 45 derece sağına veya soluna bakarak yakaladım. En uzun meteorları radyanta sırtımı dönüp yine 45 derece yanlarda gördüm.

Meteorlarda renk farklılıkları gözlemlenebiliyor. Fotoğrafları işlerken meteorların renklerini korumak için neler yapıyorsunuz?

Kimyasal yapılarına göre meteorlar, sarı, yeşil, turkuaz, mor, kırmızı gözlemlenebiliyor. Örneğin Perseidlerin en çok gözlemlediğim hali atmosfere girerken yeşil, daha alçaklara ulaştığında ise sarı ve bazen ilerledikçe turuncu kırmızı arası bir renk aldı. Fotoğraflar yüksek iso değerlerinde ve en açık diyaframlarda çekildi ise meteorların rengi fotoğrafta beyaz gibi gözükürken, fotoğrafı işleme sürecinde doğru beyaz dengesini ayarladıktan sonra, açık tonları kısıp, renk doygunluğunu arttırdığımızda genellikle meteorun rengine kavuşabiliyoruz.

Lens seçiminde hangi teknik özellikleri göz önünde bulunduruyorsunuz? (Örneğin Samanyolu fotoğrafları için sizin açınızdan en iyi odak uzaklığı ve diyafram açıklığı nedir?)

Keskinliğinden ve açık diyaframlarından dolayı sabit odaklı lensler birinci tercihim. En açık diyaframda lens kenarlarında bozulma (coma, vinyet, distorsiyon vs..) ne kadar az ise o kadar iyi ve manuel odaklama yapacağımız için lensin otomatik odak özelliklerinden daha çok, yıldıza odaklarken manuel odak halkasıyla ne kadar hassas ayar yapabilirim önemli. Takip cihazıyla çekim yapılacaksa çok açık diyaframlı lenslere gerek yok ama takip cihazsız çekimlerde aşırı yüksek iso değerlerine çıkmamak için açık diyafram güçlü bir silah. Tabi ki her açının kendine has kullanılacağı ve kullanılamayacağı yerler var. Şuan Geniş açı Astrofotoğrafçılıkta kullandığım açıların Tam Kare (FF) karşılığı 13mm/20mm/35mm/50mm. Genellikle geniş açı lensimle rahatlıkla tek karede elde edebileceğim fotoğrafların daha detaylı halini çekmek için daha dar bir açıyla panorama tekniğindeki gibi panel panel çekerek yüksek çözünürlüklü fotoğraflar elde ediyorum. Bu yüzden tek bir lens seçmem gerekirse bu kesinlikle 35mm denk gelen 23mm f1.4 lensim olur.

Evrenin herhangi bir yerinde tanıdığınız bir kişiyle çekim yapmak isteseydiniz, bu kim ve neresi olurdu?

Neresi?! En zor soru bu olsa gerek… Sonsuz olasılık içinden aklıma ilk gelen; Kasım ayının sonlarında, sırasıyla güneş, dünya ve benim aynı doğruda olmam şartıyla dünyadan 30k ila 100k km arası uzaklıktan kameramı galaktik merkeze doğru çevirip gezegenimizi samanyolu arkaplanıyla beraber çekmek isterdim. Kiminle sorusu çok basit.. Tabi ki eşim ve kızım. Böylelikle torunlarımıza bırakacak bir Galaksi Hatırası pozumuz olurdu. :)

Bu arada Kızım ve Samanyolu fotoğrafı ile ilgili küçük bir not; Uzun pozlama süresinde hareketsiz duramayacağı için Mavi Saatlerin başında çektiğim Kızımı gece çektiğim Samanyolu arkaplanıyla birleştirdim.

Bu alanla ilgilenen veya ilgilenmek isteyen arkadaşlarımıza söylemek istediğiniz son cümleleriniz ne olur?


Astronomiye meraklı olup Astrofotoğrafa başlayacaklar ve Fotoğrafa ilgili olup Astrofotoğrafa yönelecekler için farklı son cümleler olabilir.
Benim son sözlerim sanırım benim gibiler için olacak.
Gökyüzüne hayran kalıp gördüğünü ve hatta gördüğünün ötesini fotoğraflamak isteyen biz fotoğrafçılar için ekipman yatırımından önce ne çektiğimizi öğrenmemiz şart. Bu sayede nasıl ve ne zaman çekeceğimizi anlayabilir, fotoğrafı çekmeden önce çıkacak sonucu hayal edebiliriz.
İşte bu yüzden öncelikle dünyanın kendi etrafında ve güneş etrafında dönüşünü ve bu dönüşün yıldızların, gezegenlerin ve samanyolunun konumunun bizim bakış açımız tarafından nasıl değiştiğini kafamızda canladırabilmek adına bolca gözlem ve pratik yapmalıyız.

Elimizdeki manuel ayarları olan fotoğraf makinasını tripod üzerine koyup uzun pozlamalar yaparak yıldız izi (yıldız döngüsü) elde etmenin iyi bir başlangıç olabileceğini düşünüyorum. (Bulb kumandası, veya intervolemeter gerekebilir)
Sonrasında yıldızların iz yapmayacağı pozlama sürelerinde, açık diyafram ve yüksek iso değerleriyle samanyolu denemelerini bolca yapmak; daha evden çıkmadan günler, belki aylar sonrası çekeceğimiz fotoğrafımızı kafamızda oluşturmamızı sağlayacak.
Son olarak; Bildiğim en güzel terapi yöntemi gökyüzünü izlemek bu yüzden astronomiyle veya fotoğrafla ilgilensin ilgilenmesin herkesin ömründe bir defa dahi olsa yaşadıkları şehirden ve şehir ışıklarından uzaklaşıp köy olur, kamp olur gözünü gökyüzüne dikip yıldızları izlemesini tavsiye ederim

Bahattin Uyanık #1
Bahattin Uyanık #2
Bahattin Uyanık #3
Bahattin Uyanık #4
Bahattin Uyanık #5
Bahattin Uyanık #6
Bahattin Uyanık #7
Bahattin Uyanık #8

BAHATTİN UYANIK

İlk olarak, sizi tanımayan insanlar için kendinizi tanıtır mısınız?

Merhaba. Ben Bahattin Uyanık. 1986 Konya doğumluyum. Evli ve bir prenses babasıyım. Teknolojiye, bilime ve evrene meraklı çocukluğumla beraber ortaokul yıllarımdan itibaren amatörce fotoğrafla içli dışlıyım. Bu süre zarfında hobi olarak fotoğrafın farklı dallarında denemeler yaparken son dört yıldır objektifimi kadrajımın büyük kısmını gökyüzü oluşturacak şekilde yıldızlara doğrultmaya başladım.

Geçtiğimiz sayılarımızda astrofotoğrafçılığın tek bir alandan ibaret olmadığını öğrenmiştik. Siz astrofotoğrafçılığın hangi alanı ile ilgileniyorsunuz?

Fotoğrafçılığın onlarca dalı arasında kendimi bulduğum Astrofotoğrafçılığın, tüm alanlarındaki çalışmaları ilgi ve takdirle takip ediyorum. Bu alanlar içinde ise kendime en uygun bulduğum; yeryüzünü de kadrajıma dahil edebildiğim Geniş açı astrofotoğrafçılık diyebilirim. Biraz bilgi, biraz sanat, biraz ekipman, biraz vakit, biraz sabır, her şeyden önce tutku, sonuç: bolca huzur ve tatmin…

Mesela, Derin Uzay Fotoğrafçılığında biraz diye sıraladığım listenin her bir öğesi için birazdan çok daha fazlası gerekiyor işte bu yüzden mütevazi bir şekilde Geniş Açı Astrofotoğrafçılık alanında elimdeki imkanlar (özellikle zaman) dahilinde evrenin güzelliğini karelerime sığdırmaya çalışıyorum.

Fotoğraflarınızda evreni nasıl yorumluyorsunuz veya Fotoğraf çekerken motivasyonunuz nedir? Bir çeşit kozmik imzanız var mıdır? (Kozmik imzanız varsa açıklar mısınız?)

Gece gökyüzüne bakmak ve fotoğraflamak benim için hayat telaşesine ve strese bir mola demek. Yıldızların altında iken ışık yıllarıyla hesaplanan uzaklıkları düşünüp kainatın ihtişamıyla büyülenirken, o nokta gibi gördüğümüz yıldızların büyüklüklerini düşünüp, zihnimde büyüttüğüm dertlerimin zerre bile etmeyeceğinin farkındalığıyla fotoğraf çekiyorum.

Özel olarak oluşturduğum bir imzam yok ama farketmeden kendiliğinden oluşmuş bir tarzımın olduğunu çalışmalarımı takip eden fotoğraf severlerden aldığım geri dönüşlerden farkettim. Ve bu imza veya tarzın, dönem dönem içinde bulunduğum ruh haline göre evrim geçirdiğini gözlemliyorum.

Fotoğraflarınızın kompozisyonunda birçok doğal ve tarihi güzelliğe yer verdiğinizi gördük, gelecekte yapacağınız çekimlerde gökyüzünü beraber fotoğraflamak istediğiniz spesifik bir yer ya da nesne var mı?

Geniş açı Astrofotoğrafçılıkta belkide en önemli maddelerden biridir saha keşfi ve planlama. Aynı zamanda ne yazıkki bu konu belkide benim en zayıf olduğum konulardan biridir. Çektiğim fotoğraflardan bir çoğunun doğaçlama olduğunun itirafını yapabilirim.

Genellikle ani bir kararla evden çıkar samanyolu konumuna göre şehirden hangi yönde uzaklaşacağıma karar verir o tarafa doğru aracımı sürerim. Konyada yaşamamın avantajıyla hangi yöne gidersem gideyim şehrin 50km - 100km çapı içinde muhakkak fotoğraflanacak ve ışık kirliliğinden uzak, doğal veya tarihi bir güzelliğin olduğu çalışma sahası bulurum kendime. Bulamazsam, yanıma aldığım kızımın peluş oyuncaklarından birini manken yaparım genellikle. Şuan için aklımda spesifik bir yer yok ama doğru yeri bulduğumda çekmek istediğim farklı bir iki kompozisyon fikrim var.

Fotoğraflarınızda tarihi öğeler ve astronomiyi bir arada tutuyorsunuz bu tarz çekimleri fotoğraflarken nasıl bir yöntem kullanıyorsunuz?

Farklı zamanlarda (civil, nautical vs..) veya farklı konumlarda çekilmiş ön plan ve gökyüzünü birleştirmek pek tercih etmediğim bir yöntemdir(özellikle tarihi yapılarda).

Öncelikle karanlık gökyüzüne yapacağım pozlamalarda yapının veya ön planın doğru pozlanması, ışık patlamasının olmaması veya yapacağım ışıkla boyamanın doğal gözükmeyen bir görüntü oluşturmaması için aydınlatmalarımın gücünü ve konumunu titizlikle ayarlamaya çalışıyorum.

Takip cihazı kullanıyorsam cihaz kapalıyken önce ön plan ve sonrasında kadrajımı bozmadan, cihazı çalıştırıp gökyüzü pozlaması yapıyorum. Takip cihazı kullanmayacaksam, noise gidermek için istiflemek üzere arka arkaya en az 32 fotoğraf çekiyorum. Vaktim varsa yüksek çözünürlüklü kaliteli bir fotoğraf elde etmek için panaromalarda olduğu gibi paneller halinde çekim yapıyorum.

Meteorlarda radyant noktasına (ışınsal dağılım merkezi) yönelik kompozisyon oluştururken hangi faktörleri göz önünde bulunduruyorsunuz?

En son çıktığım meteor yağmurundan örnekleme yapacak olursam; dağılım merkezini göz ardı edip öncelikle sahada kompozisyonlar aradım ve bu kompozisyonlarda, Radyant noktasının saatlik konumuna göre meteorların hangi doğrultularda kareme gireceklerini hayal edip güvendiğim kadrajları meteor sıklığının zirve yapacağı zaman dilimine saklayıp İki farklı kameramı dönüşümlü olarak farklı yönlerdeki kompozisyonlarıma çevirerek binlerce fotoğrafla eve döndüm. Sonrası binlerce fotoğraf arasında meteor aramak…

Bu fotoğraflardan kısa bir özet çıkartmam gerekirse. Meteorların en sık olduğu zaman radyant noktasının en tepede olduğu vakitti. Direkt radyant noktasına doğru çektiğim fotoğraflarda meteorların hareket yönü bize doğru olduğu için kısa gözüktüler. En güzel ve nizami meteorları radyant noktasının 45 derece sağına veya soluna bakarak yakaladım. En uzun meteorları radyanta sırtımı dönüp yine 45 derece yanlarda gördüm.

Meteorlarda renk farklılıkları gözlemlenebiliyor. Fotoğrafları işlerken meteorların renklerini korumak için neler yapıyorsunuz?

Kimyasal yapılarına göre meteorlar, sarı, yeşil, turkuaz, mor, kırmızı gözlemlenebiliyor. Örneğin Perseidlerin en çok gözlemlediğim hali atmosfere girerken yeşil, daha alçaklara ulaştığında ise sarı ve bazen ilerledikçe turuncu kırmızı arası bir renk aldı. Fotoğraflar yüksek iso değerlerinde ve en açık diyaframlarda çekildi ise meteorların rengi fotoğrafta beyaz gibi gözükürken, fotoğrafı işleme sürecinde doğru beyaz dengesini ayarladıktan sonra, açık tonları kısıp, renk doygunluğunu arttırdığımızda genellikle meteorun rengine kavuşabiliyoruz.

Lens seçiminde hangi teknik özellikleri göz önünde bulunduruyorsunuz? (Örneğin Samanyolu fotoğrafları için sizin açınızdan en iyi odak uzaklığı ve diyafram açıklığı nedir?)

Keskinliğinden ve açık diyaframlarından dolayı sabit odaklı lensler birinci tercihim. En açık diyaframda lens kenarlarında bozulma (coma, vinyet, distorsiyon vs..) ne kadar az ise o kadar iyi ve manuel odaklama yapacağımız için lensin otomatik odak özelliklerinden daha çok, yıldıza odaklarken manuel odak halkasıyla ne kadar hassas ayar yapabilirim önemli. Takip cihazıyla çekim yapılacaksa çok açık diyaframlı lenslere gerek yok ama takip cihazsız çekimlerde aşırı yüksek iso değerlerine çıkmamak için açık diyafram güçlü bir silah. Tabi ki her açının kendine has kullanılacağı ve kullanılamayacağı yerler var. Şuan Geniş açı Astrofotoğrafçılıkta kullandığım açıların Tam Kare (FF) karşılığı 13mm/20mm/35mm/50mm.

Genellikle geniş açı lensimle rahatlıkla tek karede elde edebileceğim fotoğrafların daha detaylı halini çekmek için daha dar bir açıyla panorama tekniğindeki gibi panel panel çekerek yüksek çözünürlüklü fotoğraflar elde ediyorum. Bu yüzden tek bir lens seçmem gerekirse bu kesinlikle 35mm denk gelen 23mm f1.4 lensim olur.

Evrenin herhangi bir yerinde tanıdığınız bir kişiyle çekim yapmak isteseydiniz, bu kim ve neresi olurdu?

Neresi?! En zor soru bu olsa gerek… Sonsuz olasılık içinden aklıma ilk gelen; Kasım ayının sonlarında, sırasıyla güneş, dünya ve benim aynı doğruda olmam şartıyla dünyadan 30k ila 100k km arası uzaklıktan kameramı galaktik merkeze doğru çevirip gezegenimizi samanyolu arkaplanıyla beraber çekmek isterdim. Kiminle sorusu çok basit.. Tabi ki eşim ve kızım. Böylelikle torunlarımıza bırakacak bir Galaksi Hatırası pozumuz olurdu. :)

Bu arada Kızım ve Samanyolu fotoğrafı ile ilgili küçük bir not; Uzun pozlama süresinde hareketsiz duramayacağı için Mavi Saatlerin başında çektiğim Kızımı gece çektiğim Samanyolu arkaplanıyla birleştirdim.

Bu alanla ilgilenen veya ilgilenmek isteyen arkadaşlarımıza söylemek istediğiniz son cümleleriniz ne olur?

Astronomiye meraklı olup Astrofotoğrafa başlayacaklar ve Fotoğrafa ilgili olup Astrofotoğrafa yönelecekler için farklı son cümleler olabilir. Benim son sözlerim sanırım benim gibiler için olacak. Gökyüzüne hayran kalıp gördüğünü ve hatta gördüğünün ötesini fotoğraflamak isteyen biz fotoğrafçılar için ekipman yatırımından önce ne çektiğimizi öğrenmemiz şart. Bu sayede nasıl ve ne zaman çekeceğimizi anlayabilir, fotoğrafı çekmeden önce çıkacak sonucu hayal edebiliriz.

İşte bu yüzden öncelikle dünyanın kendi etrafında ve güneş etrafında dönüşünü ve bu dönüşün yıldızların, gezegenlerin ve samanyolunun konumunun bizim bakış açımız tarafından nasıl değiştiğini kafamızda canladırabilmek adına bolca gözlem ve pratik yapmalıyız.

Elimizdeki manuel ayarları olan fotoğraf makinasını tripod üzerine koyup uzun pozlamalar yaparak yıldız izi (yıldız döngüsü) elde etmenin iyi bir başlangıç olabileceğini düşünüyorum. (Bulb kumandası, veya intervolemeter gerekebilir) Sonrasında yıldızların iz yapmayacağı pozlama sürelerinde, açık diyafram ve yüksek iso değerleriyle samanyolu denemelerini bolca yapmak; daha evden çıkmadan günler, belki aylar sonrası çekeceğimiz fotoğrafımızı kafamızda oluşturmamızı sağlayacak.

Son olarak; Bildiğim en güzel terapi yöntemi gökyüzünü izlemek bu yüzden astronomiyle veya fotoğrafla ilgilensin ilgilenmesin herkesin ömründe bir defa dahi olsa yaşadıkları şehirden ve şehir ışıklarından uzaklaşıp köy olur, kamp olur gözünü gökyüzüne dikip yıldızları izlemesini tavsiye ederim