Emre Özden
Emre Özden
Emre Özden
Emre Özden
Emre Özden
Emre Özden
Emre Özden
Emre Özden

EMRE ÖZDEN

İlk olarak, sizi tanımayan insanlar için kendinizi tanıtır mısınız?

1978 yılında Ankara’da doğdum. Ankara Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümünde lisans eğitimimi, sonrasında da İstatistik ve Bilgisayar Mühendisliği alanlarında yüksek lisans programlarını tamamladım. Her ne kadar temel eğitim aldığım alan Astronomi olsa da Bilgisayar Mühendisliği konusunda uzmanlaştım. 11 sene bilişim alanında çeşitli pozisyonlarda çalıştıktan sonra, profesyonellik ve tecrübeden ilham alarak 2005 yılında kendi işletmemin temellerini attım. Gururla söyleyebilirim ki bugün, beş kıtada başta sağlık odaklı olmak üzere endüstriyel operasyonlar gerçekleştiren bir firmanın yönetim kurulu başkanlığını yapıyorum. Evli ve 4 çocuk babasıyım.

Geçtiğimiz sayılarımızda astrofotoğrafçılığın tek bir alandan ibaret olmadığını öğrenmiştik. Siz astrofotoğrafçılığın hangi alanı ile ilgileniyorsunuz?

Evet astronomi fotoğrafçılığının birçok dalı var. Bu dallar arasında seçim yapabilmek için öncelikle hepsinde ufak denemeler yapmak ve en çok zevk aldığınız alanı seçmeniz gerekiyor. Deneme yapmak ise gerçekten zaman isteyen bir konu. Yapmış olduğum denemeler sonucunda şimdilik Ay Fotoğrafçılığı ve Derin Uzay Fotoğrafçılığı alanlarında çalışmaya odaklandım. İleride başka alanlarla da ilgilenir miyim? Neden olmasın?

Almış olduğunuz astronomi eğitiminizin, astrofotoğrafçılık alanında size sağladığı faydalar nelerdir?

Astrofotoğrafçılık ile uğraşmak için temel astronomi bilgisine sahip olmanız gerekli ve yeterlidir. Bunlar gök koordinat sistemleri, eşlek noktaları, takım yıldızları gibi temel bilgiler aslında. Dünya genelinde tanınan birçok astronomi fotoğrafçısı da astronom değildir zaten. Almış olduğum astronomi eğitimi, gök cisimlerinin renklerini tasvir ederken diğer fotoğrafçılardan farklı bir perspektifle bakmama yardımcı oldu. Kısaca bilgiyi, sanatla birleştirebilmemde önemli bir fayda sağladı.

Medya hesaplarınızda başlangıçta uzun bir süre ay fotoğrafları paylaştığınızı gördük. Ay çekimlerinizden diğer gök cisimlerine geçerken motivasyonunuz neydi, buna nasıl karar verdiniz?

Her astronomi fotoğrafçısı sanırım Ay ile başlıyor fotoğraf çekmeye. Daha sonra Ay fotoğrafı işlemeyi öğreniyor ve daha net eserler ortaya koyuyor. Ay fazları bittiğinde artık gezegen ile derin uzay arasında bir seçim yapıyorsunuz. Ben bu seçimi yaptığımda derin uzaydaki objelerin çeşitliliği ve görüntü işlemeye olan merakım beni ciddi ölçüde motive etti.

Tekke Dağında bir gözlemeviniz bulunuyor. Türkiye’nin ilk döner kubbeli gözlemevini kurma süreciniz nasıldı? Lokasyon seçimi ve altyapı oluşturma sürecinde hangi kriterlere öncelik verdiniz?

Öncelikle ufak bir yanlışı düzelterek başlayayım. Türkiye’nin ilk döner kubbeli gözlemevi değil, amatör olarak kurulmuş ilk döner kubbeli gözlemevi. Gözlemevini kurma kararını astronomi fotoğrafçılığının karanlık gereksiniminden dolayı aldım diyebilirim. Takdir edersiniz ki karanlık alanlara her mevsimde ulaşmanız ve kamp yapmanız her zaman mümkün olmuyor. Bu nedenle, Ankara’da oturduğum, dolayısıyla ulaşımın kolay olması amacıyla bu şarta en uygun yeri belirlemeye çalıştım. Beypazarı meteorolojik olarak çok uygun bir alan olmasa bile, yılda 70 - 80 gün gözlem şansı veren bir yer.

Gözlemevinin tüm mimari ve otomasyon gereksinimlerini belirledikten sonra bir inşaat firması, projeme uygun bir tasarım gerçekleştirdi ve imalat sürecini geçtik. Döner kubbenin tasarımı ve otomasyonu gerçekten zor bir süreçti ama hakkından geldik. Teleskopların yerleştirilmesi ve uzaktan erişim sistemlerinin kurulması aşina olduğum sistemler olduğu için açıkçası çok da zorlanmadım. Ayrıca Şili Atacana çölünde gözlemlerim için kullandığım, hosting firmasında konumlandırılmış şahsıma ait 10’’lik bir teleskobum daha var. Sadece PIER hizmeti alıyorum.

Gözlemevinizde çekilen fotoğraflar, bilimsel analizler (örneğin fotometri ya da tayfsal çalışmalar) için kullanılıyor mu? Ayrıca, gözlemevinizin odaklandığı belirli bir akademik araştırma alanı var mı?

Fotometri ve tayf analizi ile ilgili ekipmanlarım yok. Bilimsel amaçlı olarak öte gezegen araştırmaları yapıyorum. Ekipmanlar üzerinde ise çalışmaya devam ediyorum, umarım yakın zamanda bir tane bulurum. Herhangi bir akademik araştırma içerisinde değilim.

Yakın zamanda, gözlemevinize gökyüzünü 24 saat izleyebileceğiniz bir sistem kurduğunuzu öğrendik. Gökyüzünü hiç durmadan, 24 saat boyunca nasıl izliyorsunuz? Sisteminizde hangi tür kameralar veya sensörler kullanıyorsunuz? Bu sistemle sadece hava durumunu değil, aynı zamanda meteor veya uydu izleme gibi işlevler de sağlıyor musunuz?

Kısa odak uzaklığına ve ultra geniş açıya sahip lensler ile pozladığım fotoğrafları Allskycam adında bir platform ile 24 saat izlenebilir hale getirdim. Açık kaynak kodlu olan bu platform, tüm ihtiyaçlarınıza göre tasarım yapmanıza imkan sağlıyor. Elde ettiğim fotoğraf ve videoları https://ozdensobs.com/ adlı web adresine periyodik olarak yüklüyor ve gökyüzüseverler ile paylaşıyorum. Ayrıca gözlemevimin çatısında bir adet profesyonel meteoroloji istasyonu bulunuyor. Bu istasyondan aldığım yağış olasılığı gibi verileri kullanarak gözlem yapılıp yapılamayacağına dair karar verebiliyorum.

IFN, yani galaksimizin kendi ışığıyla aydınlanan çok zayıf parlaklıktaki bulut yapıları, astrofotoğrafçılıkta oldukça zor hedefler arasında yer alıyor. Güney Tacı bölgesinde yakaladığınız IFN detayları gerçekten etkileyici. Bu tür zayıf yapıları ortaya çıkarmak için ne tür özel teknikler kullanıyorsunuz? Örneğin; pozlama süresi, kullanılan filtreler veya işleme sırasında dikkat ettiğiniz noktalar nelerdir?

Öncelikle beğeniniz teşekkür ederim. Bu tip zor objeleri daha çok Şili’de bulunan teleskobum ile fotoğraflıyorum. Karanlık şartları astronomi için mükemmel olan bu konumda mono kamera ve LRGBHSO filtreler gerçekten güzel sonuçlar üretebiliyor. Pozlama süresi objeye göre değişiyor. Bu fotoğraf için 300 sn kullandım. İşleme noktasına geldiğimizde, renklerini bildiğimiz yıldızları referans kabul ederek doğallıktan uzaklaşmamaya çalışıyorum. Fakat bazen hayal gücümü abartarak renklendirdiğim fotoğraflarım da olmuyor değil.

Seyfert tipi galaksiler, merkezlerinde çok parlak ve enerjik bölgeler barındırmalarıyla dikkat çekiyor. Bu galaksilerden birini ilk kez fotoğrafladığınızı gördük. Caldwell 67 adında, seyfert tipindeki bir galaksiyi nasıl fotoğrafladınız? Fotoğraflarınızda bu güçlü ışığın etkisini nasıl gösteriyorsunuz? Bunun gibi parlak bölgelerin fotoğraflanması sırasında karşılaştığınız zorluklar nelerdir?

Caldwell 67’yi fotoğraflarken özellikle luminance (aydınlık) kanalındaki verinin baskın olabilmesi için dört günün üç gününü ona ayırdım. Bu kanalı da stretch ederken aydınlık ile arka planın dengesini bozmadan ışımaları belirginleştirdim. LRGB kanalını ise yıldızların ve galaksinin renklendirmesi için kullandım. Aşırı bir zorluğu yoktu açıkçası.

Çektiğiniz bir astrofotoğraf görsel olarak etkileyici ancak bilimsel olarak yanlışsa, görselliği mi yoksa bilimsel doğruluğu mu tercih edersiniz?

Öncelikle, tüm astronomik objelere yönelik fotoğraf tercihlerine saygı duyduğumu belirtmek isterim. Ama ben mümkün oldukça bilimsellikten yanayım. Sebebi de doğadaki görselliği, uzayı sevenlere naturel bir şekilde sunma arzusu.

Bir gözlemevi sahibi olarak astrofotoğrafçılığın Türkiye'deki gelişimi ve uluslararası düzeyde sahip olduğu yer hakkında ne düşünüyorsunuz?

Tüm teknolojik alanlarda olduğu gibi bu konu da gelip imkanlara dayanıyor bir yerde. Ekipmanlara uygulanan yüksek gümrük vergileri ve karmaşık prosedürler erişimi zorlaştırıyor. Bu nedenle hobi ile uğraşanlar belirli bir seviyeye geldikten sonra kendilerini daha ileriye taşıyacak olan ekipmanlara ulaşamadığı için hobiyi terk ediyor. Uluslararası mecrada ülkemizi temsil eden kişiler var ama sayısı diğer ülkelerdekilerle kıyaslanamayacak kadar az ne yazık ki.

Bu alanla ilgilenen ve ilgilenmek isteyen arkadaşlarımıza söylemek istediğiniz son cümleleriniz ne olur?

Gökyüzünü fotoğraflamak insanın kişisel gelişimine çok büyük katkı sağlayan uzun soluklu bir uğraş. Tüm gençleri, bu hobiyi tanımaya davet ediyorum. Zevkle uğraştığım bu alan hakkında paylaşımda bulunmama imkan tanıdığınız için teşekkür ederim.


Emre Özden #1
Emre Özden #2
Emre Özden #3
Emre Özden #4
Emre Özden #5
Emre Özden #6
Emre Özden #7
Emre Özden #8

EMRE ÖZDEN

İlk olarak, sizi tanımayan insanlar için kendinizi tanıtır mısınız?

1978 yılında Ankara’da doğdum. Ankara Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümünde lisans eğitimimi, sonrasında da İstatistik ve Bilgisayar Mühendisliği alanlarında yüksek lisans programlarını tamamladım. Her ne kadar temel eğitim aldığım alan Astronomi olsa da Bilgisayar Mühendisliği konusunda uzmanlaştım. 11 sene bilişim alanında çeşitli pozisyonlarda çalıştıktan sonra, profesyonellik ve tecrübeden ilham alarak 2005 yılında kendi işletmemin temellerini attım. Gururla söyleyebilirim ki bugün, beş kıtada başta sağlık odaklı olmak üzere endüstriyel operasyonlar gerçekleştiren bir firmanın yönetim kurulu başkanlığını yapıyorum. Evli ve 4 çocuk babasıyım.

Geçtiğimiz sayılarımızda astrofotoğrafçılığın tek bir alandan ibaret olmadığını öğrenmiştik. Siz astrofotoğrafçılığın hangi alanı ile ilgileniyorsunuz?

Evet astronomi fotoğrafçılığının birçok dalı var. Bu dallar arasında seçim yapabilmek için öncelikle hepsinde ufak denemeler yapmak ve en çok zevk aldığınız alanı seçmeniz gerekiyor. Deneme yapmak ise gerçekten zaman isteyen bir konu. Yapmış olduğum denemeler sonucunda şimdilik Ay Fotoğrafçılığı ve Derin Uzay Fotoğrafçılığı alanlarında çalışmaya odaklandım. İleride başka alanlarla da ilgilenir miyim? Neden olmasın?

Almış olduğunuz astronomi eğitiminizin, astrofotoğrafçılık alanında size sağladığı faydalar nelerdir?

Astrofotoğrafçılık ile uğraşmak için temel astronomi bilgisine sahip olmanız gerekli ve yeterlidir. Bunlar gök koordinat sistemleri, eşlek noktaları, takım yıldızları gibi temel bilgiler aslında. Dünya genelinde tanınan birçok astronomi fotoğrafçısı da astronom değildir zaten. Almış olduğum astronomi eğitimi, gök cisimlerinin renklerini tasvir ederken diğer fotoğrafçılardan farklı bir perspektifle bakmama yardımcı oldu. Kısaca bilgiyi, sanatla birleştirebilmemde önemli bir fayda sağladı.

Medya hesaplarınızda başlangıçta uzun bir süre ay fotoğrafları paylaştığınızı gördük. Ay çekimlerinizden diğer gök cisimlerine geçerken motivasyonunuz neydi, buna nasıl karar verdiniz?

Her astronomi fotoğrafçısı sanırım Ay ile başlıyor fotoğraf çekmeye. Daha sonra Ay fotoğrafı işlemeyi öğreniyor ve daha net eserler ortaya koyuyor. Ay fazları bittiğinde artık gezegen ile derin uzay arasında bir seçim yapıyorsunuz. Ben bu seçimi yaptığımda derin uzaydaki objelerin çeşitliliği ve görüntü işlemeye olan merakım beni ciddi ölçüde motive etti.

Tekke Dağında bir gözlemeviniz bulunuyor. Türkiye’nin ilk döner kubbeli gözlemevini kurma süreciniz nasıldı? Lokasyon seçimi ve altyapı oluşturma sürecinde hangi kriterlere öncelik verdiniz?

Öncelikle ufak bir yanlışı düzelterek başlayayım. Türkiye’nin ilk döner kubbeli gözlemevi değil, amatör olarak kurulmuş ilk döner kubbeli gözlemevi. Gözlemevini kurma kararını astronomi fotoğrafçılığının karanlık gereksiniminden dolayı aldım diyebilirim. Takdir edersiniz ki karanlık alanlara her mevsimde ulaşmanız ve kamp yapmanız her zaman mümkün olmuyor. Bu nedenle, Ankara’da oturduğum, dolayısıyla ulaşımın kolay olması amacıyla bu şarta en uygun yeri belirlemeye çalıştım. Beypazarı meteorolojik olarak çok uygun bir alan olmasa bile, yılda 70 - 80 gün gözlem şansı veren bir yer.

Gözlemevinin tüm mimari ve otomasyon gereksinimlerini belirledikten sonra bir inşaat firması, projeme uygun bir tasarım gerçekleştirdi ve imalat sürecini geçtik. Döner kubbenin tasarımı ve otomasyonu gerçekten zor bir süreçti ama hakkından geldik. Teleskopların yerleştirilmesi ve uzaktan erişim sistemlerinin kurulması aşina olduğum sistemler olduğu için açıkçası çok da zorlanmadım. Ayrıca Şili Atacana çölünde gözlemlerim için kullandığım, hosting firmasında konumlandırılmış şahsıma ait 10’’lik bir teleskobum daha var. Sadece PIER hizmeti alıyorum.

Gözlemevinizde çekilen fotoğraflar, bilimsel analizler (örneğin fotometri ya da tayfsal çalışmalar) için kullanılıyor mu? Ayrıca, gözlemevinizin odaklandığı belirli bir akademik araştırma alanı var mı?

Fotometri ve tayf analizi ile ilgili ekipmanlarım yok. Bilimsel amaçlı olarak öte gezegen araştırmaları yapıyorum. Ekipmanlar üzerinde ise çalışmaya devam ediyorum, umarım yakın zamanda bir tane bulurum. Herhangi bir akademik araştırma içerisinde değilim.

Yakın zamanda, gözlemevinize gökyüzünü 24 saat izleyebileceğiniz bir sistem kurduğunuzu öğrendik. Gökyüzünü hiç durmadan, 24 saat boyunca nasıl izliyorsunuz? Sisteminizde hangi tür kameralar veya sensörler kullanıyorsunuz? Bu sistemle sadece hava durumunu değil, aynı zamanda meteor veya uydu izleme gibi işlevler de sağlıyor musunuz?

Kısa odak uzaklığına ve ultra geniş açıya sahip lensler ile pozladığım fotoğrafları Allskycam adında bir platform ile 24 saat izlenebilir hale getirdim. Açık kaynak kodlu olan bu platform, tüm ihtiyaçlarınıza göre tasarım yapmanıza imkan sağlıyor. Elde ettiğim fotoğraf ve videoları https://ozdensobs.com/ adlı web adresine periyodik olarak yüklüyor ve gökyüzüseverler ile paylaşıyorum. Ayrıca gözlemevimin çatısında bir adet profesyonel meteoroloji istasyonu bulunuyor. Bu istasyondan aldığım yağış olasılığı gibi verileri kullanarak gözlem yapılıp yapılamayacağına dair karar verebiliyorum.

IFN, yani galaksimizin kendi ışığıyla aydınlanan çok zayıf parlaklıktaki bulut yapıları, astrofotoğrafçılıkta oldukça zor hedefler arasında yer alıyor. Güney Tacı bölgesinde yakaladığınız IFN detayları gerçekten etkileyici. Bu tür zayıf yapıları ortaya çıkarmak için ne tür özel teknikler kullanıyorsunuz? Örneğin; pozlama süresi, kullanılan filtreler veya işleme sırasında dikkat ettiğiniz noktalar nelerdir?

Öncelikle beğeniniz teşekkür ederim. Bu tip zor objeleri daha çok Şili’de bulunan teleskobum ile fotoğraflıyorum. Karanlık şartları astronomi için mükemmel olan bu konumda mono kamera ve LRGBHSO filtreler gerçekten güzel sonuçlar üretebiliyor. Pozlama süresi objeye göre değişiyor. Bu fotoğraf için 300 sn kullandım. İşleme noktasına geldiğimizde, renklerini bildiğimiz yıldızları referans kabul ederek doğallıktan uzaklaşmamaya çalışıyorum. Fakat bazen hayal gücümü abartarak renklendirdiğim fotoğraflarım da olmuyor değil.

Seyfert tipi galaksiler, merkezlerinde çok parlak ve enerjik bölgeler barındırmalarıyla dikkat çekiyor. Bu galaksilerden birini ilk kez fotoğrafladığınızı gördük. Caldwell 67 adında, seyfert tipindeki bir galaksiyi nasıl fotoğrafladınız? Fotoğraflarınızda bu güçlü ışığın etkisini nasıl gösteriyorsunuz? Bunun gibi parlak bölgelerin fotoğraflanması sırasında karşılaştığınız zorluklar nelerdir?

Caldwell 67’yi fotoğraflarken özellikle luminance (aydınlık) kanalındaki verinin baskın olabilmesi için dört günün üç gününü ona ayırdım. Bu kanalı da stretch ederken aydınlık ile arka planın dengesini bozmadan ışımaları belirginleştirdim. LRGB kanalını ise yıldızların ve galaksinin renklendirmesi için kullandım. Aşırı bir zorluğu yoktu açıkçası.

Çektiğiniz bir astrofotoğraf görsel olarak etkileyici ancak bilimsel olarak yanlışsa, görselliği mi yoksa bilimsel doğruluğu mu tercih edersiniz?

Öncelikle, tüm astronomik objelere yönelik fotoğraf tercihlerine saygı duyduğumu belirtmek isterim. Ama ben mümkün oldukça bilimsellikten yanayım. Sebebi de doğadaki görselliği, uzayı sevenlere naturel bir şekilde sunma arzusu.

Bir gözlemevi sahibi olarak astrofotoğrafçılığın Türkiye'deki gelişimi ve uluslararası düzeyde sahip olduğu yer hakkında ne düşünüyorsunuz?

Tüm teknolojik alanlarda olduğu gibi bu konu da gelip imkanlara dayanıyor bir yerde. Ekipmanlara uygulanan yüksek gümrük vergileri ve karmaşık prosedürler erişimi zorlaştırıyor. Bu nedenle hobi ile uğraşanlar belirli bir seviyeye geldikten sonra kendilerini daha ileriye taşıyacak olan ekipmanlara ulaşamadığı için hobiyi terk ediyor. Uluslararası mecrada ülkemizi temsil eden kişiler var ama sayısı diğer ülkelerdekilerle kıyaslanamayacak kadar az ne yazık ki.

Bu alanla ilgilenen ve ilgilenmek isteyen arkadaşlarımıza söylemek istediğiniz son cümleleriniz ne olur?

Gökyüzünü fotoğraflamak insanın kişisel gelişimine çok büyük katkı sağlayan uzun soluklu bir uğraş. Tüm gençleri, bu hobiyi tanımaya davet ediyorum. Zevkle uğraştığım bu alan hakkında paylaşımda bulunmama imkan tanıdığınız için teşekkür ederim.